March 21, 2007
BLOG NE ISE YARAR?
Senin yapacak baska isin yok mu? Yazmadin mi sen yeteri kadar omrun boyunca? Blog okumak nerden cikti? evet evet yapacak bir suru isim var ama herkesin var inanin bu bloglari yazan insanlarda isli guclu insanlar hatta bazilari da coluklu cocuklu, o kadar mesguller yani... evet ben cok yazi yazdim herkes de okudu, benim yazdiklarimi duydu,dinledi. Hergun bir suru magazin haberi saldiriyor bize sagdan soldan...bu da bir cesit magazin arkadaslar. inanin kafaniz bosaliyor.. ama ici daha dolu inanin.
Simdi birseye cok onemli birseye dikkatinizi cekmek istiyorum. Yakin tarihler de yapilan dunya ekonomik forumuna blogu uzerinden gazetecilik yapan kac kisi davet edildi haberiniz var mi? Dunya uzerinde kac kisi blogunda yazdigi yazilari gazetelere servis ederek para kazaniyor?Bir arastirin derim. Bu ornegi bu mevzunun hic de hafife alinacak bir mevzu olmadigini belirtmek icin verdim. Sebeplerine gelirsek;
Turk TVlerinde izledigimiz televizyonculuk gelismis ulkeleri bir 10 sene arkadan takip eden taklitci bir anlayisla surdurulmekte. -Bizim ilk ozel kanalimiz olan Magic Boxu sahsen ben dun gibi hatirliyorum.-
Haberleri actigimizda hep ayni tur cumleleri duyuyoruz, hepsi ayni dille yaziliyor. Izledigimiz dizilerin pek cogu yabanci dizi ve filmlerin sagindan solundan apartma. Tv'lerde bir cigirtkanlik bir cigirtkanlik. Herkes basbas bagiriyor. Zannediyorlar ki kim en yuksek sesle bagirip en sivri dille karsisindakini elestirise o en hakli. Haklilik boyle olmaz arkadaslar ve bu dupeduz cahilliktir.
Gelelim gazetelere bilmem farkinda misiniz bu ulkede her gazetesi olanin birde Tv'si var. Merak ediyorum kacimiz bu ulkede en cok satan 5 gazeteyi bir hafta boyunca alip es zamanli olarak okudu. Hep ayni haberler, birinin ucuncu sayfasindaysa digerinin besinci sayfasinda...Kose yazarlarinin degindigi konularsa hep birbirinin aynisi. Gundem de ne varsa onu yaziyorlar degil mi? Ama nedense gundemde hep magazin konulari var ve kimse bende icerigi olan farkli bir gundem yaratayimin pesinde degil. Ne kadar da buyuk zevk aliyoruz Kelebek ve Gunaydini okumaktan. Hatta hep birlikte dizi ve TV elestirmenligine de baslayabiliriz.Cok da iyi yapariz pek cok kisidden emin olun cunku bizler izleyiciyiz. 1000 tane reyting aleti 70 milyonun begenilerini belirlemekte ne kadar etkili olabilir? Ya kalite simdi soyleyebilir misiniz en cok okunan en cok izlenen en kalitelidir diye?
Simdi koseleri tutmus tum isimler kendi calistiklari kanalin yapim ve programlarini ovmek durumunda. . Gazeteci tarafindan yazilmis bir yazi en az uc editor tarafindan okunarak basilip yayinlaniyor. Ve bazen yazilan yazinin iceriginin de ne olacagi 'biraz da sundan mi bahsetsen nasil olur' denilerek yoneticiler tarafindan belirleniyor. Hic mi farkli bir konu islenemez? Dunya basini diye de birseyler var arkadaslar imkaniniz varsa takip edin. Onlar da magazin yok mu vaar. Ama bir fark var onlarda her farkli sese yer var. Bizde hep ayni ses... Farkliliklar o kadar azki.Simdi burada haber nedir? Gazetecilik nedir? Sevgili TRTmiz neden bir BBC olamadi acaba 1 kisinin yapacagi is icin 10 kisiyi istihdam ettikleri icin mi? Her torpili bulan TRTye girdi bu sebeple gazetecilik meslegi al parayi salla basi memur zihniyetine kaldi, Papa geldi TRT patladi mevzularinin ayrintisina girmeyecegim...
Tabi ki basinimizda isini cok cok iyi yapan isimlerde var. Onlari zaten hepimiz biliyor ve yakindan takip ediyoruz. Gazetecilik gercekten hafife alinamayacak cok mesakkatli bir meslek.
Ama sunu yurekten isterim haber nedir? Gazetecilik nedir? Haber niteligi ne demektir? Bunlari hepimiz bilelim. Tum kitapcilarda bu konular ile ilgili kitaplar var.
Elestiri ise farkli bir boyuttur. Her yapilan seye tuu kaka demek de elestiri degildir?Elestirel bir kimlige sahip olabilmek icin de oncelikle egitim sarttir ve epey bir firin ekmek yemek lazimdir. Sonra objektif, subjektif diye kavramlar vardir. Nerde bitip nerde baslar bunlar kafa isteyen seylerdir.
Simdi gelelim internete. Internet bir bilgi coplugu. Ne istersek buraya atabilir sonra cikarir kullanabiliriz, hatta cikarmaya da biliriz. Google 10 yillik bir proje baslatti kutuphanelerdeki kitaplari internete tasiyor. Ben sahsen googlein bu hizmeti ucretsiz verecegini sanmiyorum cunku bilgi degerlidir. Blog mevzuuna donersek bunu tabi ki ben kesfetmedim. Kendinin kesfettigini dusunen varsa da epey bir gulerim. Amerikalilar her konuda oldugu gibi bu mevzuda da dibini dorugunu bulup gozunu cikarmis durumdalar.
Blogunda isteyen kose yazarciligi oynar, isteyen gunluk tutar, isteyen pisirdigi yemegi yazar, isteyen cocugunu buyuturken yasadiklarini deneyime donusturerek paylasir, ki mi gurbet acisini kendi ana dilini kullanarak dindirir, ki mi yasadigi sehri tanitir, ki mi cektigi fotolari paylasir, ki mi dertlerini paylasir, ki mi de ergenlik donemi bunalimlarinin atesini bu sayfalarda sondurur. Ne zarari var ki?
Hayat kolay degil. Hepimiz cok calisiyoruz. Hepimizin yasadigi bir hayat var, hayatimizdan ogrendiklerimiz acilarimiz, basarilarimiz basarisizliklarimiz... Hepsi cok kiymetli, bunlar insan yapti bizi. Ve ben sunu ogrendim hayatta en onemli sey denge. Dengeli bir insan olmak dengeli yemek yemek. Dengeli iliskiler kurmak dengeli konusmak ve dengeli elestirmek.
Gazeteler ya da TVler bize ayak uyduramiyor artik. Herkes dusunuyor cunku hepimizin akli var fikri var. Bizde muhakeme edebiliyoruz. Biz de tek tek hepimiz yazili ve gorsel olarak kendimizi ifade etme yetenegine sahibiz. Iste bu bloglarda bence kendi gundemimizi anlatmaya, ne yapiyoruz ne dusunuyoruz onu ortaya koymaya yariyor. Belki de donup cocuklarimiza gosterecegiz. Orhan Pamuk'un Babamin Bavulu isimli Nobel konusmasi ne kadar da anlamliydi. Iste belki bu bloglar da bizim bavulumuz. Kendimizden birseyler katiyoruz icine. Seyahata cikarken bavuluma ne koyacagimi ben kimseye sormuyorum.Eminim sizde sormuyorsunuz..Iste bu bloglarda bu kadar bize ait.
Belki yarin karniyarik pisirir onu koyarim, ertesi gun pembe kazagimi, sonra bir gun yine boyle derin mevzulara girerim, ertesi gun kahve bahane der sohbete baslarim. Burasi beni rahatlatmak ve mutlu etmek icin var.Ben yazdigim blogun internet denen coplukte cok da kolay silinebilir bir kac sayfadan ibaret oldugunun gayet farkindayim.
March 19, 2007
COW PARADE
Bu gordugunuz fotograflarda gectigimiz yaz Boston sokaklarini susleyen inekler yer almakta. Ve siki durun bu acik hava sergisi 1 Agustos-31 Ekim tarihleri arasinda Istanbul sokaklarini isgal edecek. Pazar gazetelerini bugun okuyabildim ve sabah gazetesinin pazar ekinde ne goreyim? Sehri Inek Basti alt manseti ustune yumurta kirilmis inek resmiyle karsimda... Ben bu sokak sergisi Boston'a geldiginde tam anlamiyla kafayi yemistim ve kentin dort bir yaninda elimde fotograf makinasi peslerine dusmustum.
Kucuk bir bilgi:Cow Parade ilk kez 1998 yilinda Zurih'te gerceklesmis ve ardindan dunyanin en buyuk sehirlerini ziyaret etmis. Diyorum ki bu sergiye daha once rastlamis bloggerler fotolarini yayinlasa ve de bizde bloglarimizdan bu sergiye katilsak. Hatta Istanbul'a geldiginde de gorunteleye bilen bloggerler sayfalarinda yer verse..Fena mi olur?
March 18, 2007
Nanik Nanik
Gecen haftam iste bu oof nidalarayla gecti. Bilgisayarin basina iki kere oturdum ki yeni bir post gireyim. Fakat ne goreyim hem blogger hem de macbook bana ayri ayri nanik yapmaktalar. Kismet buguneymis. Gecen haftam cok da keyifli gecmedi. Soguk havalar beni boyle yapiyor. Derler ya cografya dersinde -yani galiba oyleydi- soguk hava agirdir diye iste aynen tum agirligiyla soguk hava benim ustume coktu. Sabahlari uyanamama asiri hassasiyet ve biraz da asabiyet. Sevgili Sebnemin basina gelen gibi birsey benim basima gelmedi fakat ramak kaldigi durumlar da olmadi degil. Sebnemcim bu kotu havalar mahvetti bizi sekerim..
Iste gecen hafta hayat bana nanik nanik yapti bahari bekliyorum cabuk gelsin de hiist hiist yapsin, yuzumuz gulsun biraz. Yetisemedigim bir suru is var ve programin oldukca gerisinden gerisinden kosturmam gerekecek. Oyle gorunuyor ki onumuzde ki hafta da bu ooflarla gececek. Ne yapalim hayat boyle, bu da gelir gecer.
Gecen hafta cuma aksami katilmam gereken yemekli bir davet vardi ne giyeyim ne giyeyim diye epey bir beyin firtinasi yaptim. Aslinda oldukca fazla alternatifler yaratmayi da becerdim ama gelin gorun ki ben tersten giyinen bir insanim. Nasil mi? Normal insanlar giydikleri elbiseye gore pabuc secer degil mi? IIIHh ben oyle yapmam yapamam iste.. Benim once aklimda giymek istedigim pabuc olusur ve ona gore kiyafet secerim. Ama biliyorum ki o pabuca uymayan, baska bir elbise giysem cok daha sik olacagim. Elbise mi pabuc mu gelgitleri arasinda tabi ki her zaman her konuda oldugu gibi gayet duygusal bir karar vererek ben pabucu sectim. Yine de fena olmadi cunku kendimi cok iyi hissediyordum ama galiba onemli olan da giydigin seyin icinde kendini iyi hissetmen gerisi de fasa fiso...
Sobelendigimin farkindayim ancak aklima cocukluk anilarim gelmiyor cocukluguma cok uzak oldugum bir animda sobelendim galiba. Fakat biraz dusuneyim bulurum herhalde. Ama ben cok uslu bir coktum. Vallaha ;)
Subscribe to:
Posts (Atom)