April 28, 2007

Budapeste


Dun ogleden sonra 17:00 de otelimize ulastik. Yarim saat kadar dinlendikten sonra hemen kenti kesfetmeye koyulduk. Budapestenin Buda tarafinda otelimiz. Tuna nehri Buda ve Pestenin ortasindan geciyor. Ilk izlenim: kent cok guzel. Ama yabancilara diger Avrupa kentleri gibi alisik degiller henuz. Aslinda demek istedigim sanki cok dogal karsilamiyorlar, rahat degiller gibi..2004 de Avrupa Birligine girmisler ve euroya gecmedikleri icin euroya gecmis diger kentlerle kiyaslarsak kent cok pahali degil. Makul diyebiliriz.



Budapestenin nufusu 2 milyon ve her sene azaliyor cunku cocuk yapmiyorlar. Cok enteresan geldi bana buyuk bir sehir ama nufus her sene azaliyor. Darisi basimiza ,Istanbulda biraz azalsa hic fena olmayacak. Burasi Kale ici dedikleri bolge. Fortuna sokagi...



En sevdikleri yemekler tabi ki Gulas corbasi, balik corbasi ve hashasli makarna, uzerine de bal dokup yiyorlar. Bu hashas konusu Avrupa Birligine girerken epey olay olmus Macaristanda ,aynen bizim kokarec durumlari. Macaristanda hashas yetistirmek serbest, herkes bahcesinde rahat rahat yetistirirken AB yetistiremezsiniz yasak deyince olanlar olmus. Yasak falan dinlememisler Macarlar hashasli balli makarnalarina bu bizim kulturumuzun bir parcasi diyerek sahip cikmislar. Hashas yetistirmeye devam ediyorlar. Ama tabi ki tamamen yemeklik...





Fortuna restaurant. Cok keyifliydi. Ama calgicilar cok inatci. Basiniza geldikleri zaman gitmiyorlar. Bahsis begenmeme huylari var. Istediklerini alana kadar, hatta masadaki herkesden tek tek bahsis alana kadar bekliyorlar...



Cok lezzetli bir baliklari var. Simdi adini unuttum, hatirlayinca eklerim. Gol baligi ama inanilmaz lezzetli. Birde saraplar. Enfes ... Tatli saraplari cok tatli ama dry superdi. Donuste bavula bol bol sarap konacak gibi gorunuyor. Her yolculukta oldugu gibi yine cok pismanin. Butun gardrobu indirip bavula koydum yine. Tika basa geldim zaten nasil donecegiz gorecegiz bakalim.



Ilk 7 saat boyle gecti iste. Bugun Kale icini tamamen kesfetmeyi planliyorum. Kraliyet Sarayi, Matyas Cesmesi ve Macar Ulusal Galerisi bugun mutlaka gorulecekler arasinda...

April 25, 2007



Neredeyse 1 ay olacakken kurtardim galiba. Iste geldim burdayim. Cok yogun bir donem gecirdim; once sag bilegimi incittim, bir agri bir agri oynatamiyorum bukemiyorum metalli bilekliklerden takdim bana misin demedi. Bir taraftan da gelen giden, hazirliklar, gunduzlerim zaten doluydu aksam da eve sadece uyumak icin geldigimiz iki haftanin ardindan ancak toparlanip yazacak vakti bulabildim. Mesguliyetler fazlaydi diyelim... Yeni yazilar bekleyen herkezden ozur dilerim..Uzun zaman sonra dun evde ilk kez yemek pisirdim. Tabi ki sevgili bilim adamim cok sevindi, bir keyif bir keyif.. Erkeklerin kalbine giden yol migdesinden gecer sozu benim bilim adamim icin de gecerli.. Ama gercekten cok sasirdim tepkisine, evde yapilmis bir aksam yemegi ve dunyanin en mutlu adami karsimda. Bu kadar basitmis demek ki ben farkedememisim :) Saskinligimi anlatacak kelimeleri bulamiyorum hayirdir insallah... Yaptigim yemekte pilav ve tatli tavuk. Bu kadar basit. Fotograf koyamiyorum cunku hizla pisirip ayni hizla tukettigimiz icin vakit olmadi :) Tekrar pisirip tarifiyle koyabilirim cunku inanilmaz lezzetliydi.


Bizim ailede hepimizin dogum gunu unutulabilir, gunun gec bir saatinde hatirlanabilir ama kizkardesim Melin dogum gunu asla unutulamaz. Cunku o gun, o tarih kendini unutturmuyor. 23 Nisan da dogmus bu sansli insanin dogum gunu tum cocuklugu boyunca en renkli kutlamalara sahne oldu. Cunku 23 Nisan oncelikle cocuk bayrami ve insana nese veren sicak-serin baharin habercisi havalara denk gelir hep. Evet itiraf ediyorum bu tarihi hep kiskanmisimdir. Benim gibi Subat dogumlu kis cocuklari anlar bir tek halimden. Bahcelerde gunesli havalarda kutlanan dogum gunleri nerde, kis gunu karda camurda eve hapsolmus dogum gunleri nerde. Cocukken hep hayalim olmustur anneannemlerin bahcesinde ya da oturdugumuz evin teras katinda soyle sicacik guzel bir havada dogum gunu partisi vermek. Cok pismanin simdi keske yapsaymisim diyorum. Melin dogum gununden de fotograf yok, cunku bes akil bir fotograf makinasi getirmeyi akil edememisisiz. Aldigim hediye ise bir genc hanima alinabilecek en guzel hediyelerden biri bence. Bu hediye ile ilgili bilim adamimla aramizda gecen diyalog gercekten cok komikti.




- Ne aldik kardesimize?
- Bir kadina alina bilecek en guzel hediyeyi aldim?
- UHHH. Pirlanta mi aldin?
- Hayir pirlanta almadim? (Kocami nasil sabitlediysem alinabilecek en guzel hediyenin pirlanta oldugunu dusunuyor, vay bee ben ne yapmisim ama bu durum hediyesiz gecen dogum gunlerimi aciklamiyor ya da ;) evet acikliyor )
- Peki bu durumda alinabilecek en guzel ikinci hediye pirlantaysa birinci ne oluyor? ( Hediye almak konusunda cok zorlandigini bir kez daha cok iyi anliyorum ve daha cok yuklenmemek lazim diyorum icimden)
- Canim benim alinabilecek hediyeler siralamasi yaparsak ve pirlanta ikinci sirada kalirsa artik birinci sirada kasikci elmasinin falan olmasi gerekir.
Diyorum diyorum ama vah vah halimize. Tum erkekler bu kadar zorlaniyor mu acaba hediye alirken? Bu kadar fikirsizlik cok degil mi artik yaa.Her sene sevgililer gununde ya da dogum gunumde genelde hediyemi kendim seciyorum. Daha dogrusu secmek zorunda kaliyorum. Flort etmeye basladigimiz ilk yil esimin dogum gunum de bana aldigi ilk hediye kalbin ucuna takili bir mandaldan olusan resimlikti. Bana dunyanin en guzel hediyesi gibi gelmisti cok ama cok begenmistim mandalin ucundaki o kalp beni on ikiden vurmustu. Birlikte cekilmis bir fotografimizi takmistim mandalin ucuna. Ikinci hediyesi aynali bir mucevher kutusu oldu. Evlendikten sonra ise her nedense uzerinden buyuk bir yuk kalktigina inanmis olacak ki kendi iradesiyle sectigi bu hediyelerden sonra sen sec ben aliyim diyerek hediye alma mevzusuna yeni bir yorum getirdi. Ve hatta daha da ileri giderek ustune tum aile fertlerine kendi yegen ve kardesleri de dahil olmak uzere hediye alma isini toptan bana devretti. Ben cok severim hediye vermeyi. Inanirimki aldigin hediye seni yansitir. Senin nasil bir insan oldugunu gosterir. Karsinda ki insani tanimaya calismismisin? O kisiye onun sevdigi ve ilgilendigi seyleri kesfedip ona zaman ayirmis misin? Bence budur hediye almak. Hic unutmam cok kucuktuk mel bana babamin beyaz ustune mavi cizgili eski bir gomleginden bir ayicik dikmisti. Ilkokulda falandik herhalde inanamamistim gozlerime? Cok begenmistim cok mutlu olmustum. Bense ona bu sene uzerinde mavi ve sari cicekleri olan topuklu bir pabuc aldim. Iste buydu bir kadina alinabilecek en guzel hediye, tabi bence.. Pabucu cok begendi. Tabi bende cok mutlu oldum. Ama bugun ,denedigini ve cok topuklu geldigini kirilmazsam baska bir ayakkabiyla degistirmek istedigi soyledi. Neden kirilayim? Kim kesfettiyse bu degistirme kartlarini bence cok buyuk bir iyilik yapmis. Alisveris merkezinde gecirdigim 3,5 saati dusunce soyle bir ic cekmedim degil ama mel ona begenmesini isteyebilecegim bir hediye aldigimi biliyor bu da bana yeter.
Iste bunlari paylasmak geldi icimden bugun.Daldan dala kondum biraz oylece yazdim. Cuma gunu ise Budapasteye olacagim. Minik bir tatil bana cok iyi gelecek.Ancak bavul falan toplarim herhalde. . Cumadan itibaren gun gun Budapeste gunlerimi yazmayi planliyorum. Bu arada Budapeste de gezilecek gorulecek yerler konusunda tavsiyesi olanlar benimle paylasirsa cok mutlu olurum..

+Bu postta MOMA da fotolarini cektigim eserleri koydum, hic fotosuz da olmuyor ;)